Ah! mümkün olsa
acıdan sevinç
sevinçten umut yapardım
bölüp acılara yüreğimi
dünyadaki bütün çocuklara
sevgi satardım…
Ah! mümkün olsa
rüzgar olup eserdim bozkırlarda
dağ – bayır dolaşır,
sızardım odalarına çocukların
üstlerini örter, alınlarından öper
bir masal anlatır
sonra usulca çekip giderdim…
Ah! Mümkün olsa
ağaç olurdum bozkırlarda
her bahar yeşerip
meyve verirdim çocuklara her yaz
sonra döküp yapraklarımı sonbaharda
rüzgarlarla savrulup giderdim…
Ah! mümkün olsa
ulu bir çınar olur
dört mevsim baharı yaşardım
yağmurlarla yıkayıp saçlarımı,
rüzgarlarla kurulardım…
sevgiden bir elbise giyip,
çocukları kucaklardım her kış! ..
Ah! mümkün olsa
soğuk bir pınar olur,
su verirdim bağrı yanmışlara
kinleri, kötülükleri, acıları siler
sevgiyle yıkardım yürekleri
akıp giderdim diyar diyar…
Ah! Mümkün olsa
toprak olur,
buğday yetiştirirdim bağrımda
gül olur açardım bağ – bahçe
yeryüzüne salardım kokumu…
yağmurun yağmadığı ülkelere
billurdan damlalar dökerdim gözlerimden…
Ah! mümkün olsa
gelincik tarlası olurdum
kin yerine sevgi
düşmanlık yerine dostluk içirirdim
barış koyardım çocukların adını
umut koyardım
karşı koyardım bütün savaşlara
Ah! mümkün olsa
çocuklara verirdim dünyayı
güneş olur doğardım her sabah
masal olur rüyaları süslerdim
sevgi olur,
şefkatle kucaklardım öksüzleri
ağlatmazdım anaları, babaları…
Ah! mümkün olsa
vurulduğunda bir çocuk, bende vurulurdum
doktor olur yaralar sarardım
anne olur karalar bağlardım
üzmezdim çocukları
baba olur,
hepsinin yerine ağlardım…
Ah! mümkün olsa
savaştan barış
barıştan insan yapardım
acıdan sevinç
sevinçten umut
umuttan dostluk yapardım
kurşun yerine çocuklara
her sabah şiir atardım…
Nuri Can